Gazeteci, belgeselci ve çevre aktivisti Hakan Tosun, 1975 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Medya dünyasına adımını henüz genç yaşlarda, 1993 yılında özel radyoların yayına başlamasıyla attı. Teknik danışman olarak başladığı bu yolculuk, ilerleyen yıllarda onu Türkiye’nin en dikkat çekici bağımsız gazeteci ve belgeselcilerinden biri haline getirdi.
1998 yılında İzmir’e taşınan Tosun, yerel televizyon kanallarında haber montaj operatörü olarak çalışmaya başladı. Ancak onun kamerası yalnızca haber merkezlerinde değil, sokakta, doğada ve direniş alanlarında da vardı. Gerçekleri olduğu gibi aktarmayı, “olayların içine girerek” belgelemeyi kendine görev edindi.
Belgeselci kimliği: Direnişlerin, doğanın ve insanların tanığı
2009 yılından itibaren belgeselciliğe yönelen Hakan Tosun, Türkiye’de doğa tahribatına, işçi eylemlerine, kent dönüşümüne ve toplumsal adaletsizliklere ışık tutan filmler çekti. Onun belgeselleri yalnızca bir olayın anlatımı değil, aynı zamanda halkın hafızasına kazınan direnişlerin kaydıydı.
Başlıca belgesel çalışmaları arasında şunlar yer alır:
- Çatılara Doğru (2008)
- Bir Başarı Öyküsü: Tekel İşçileri (2009)
- Büyük Anadolu Yürüyüşü (2011)
- Dönüşüm (Gentrification) (2012)
- Validebağ Direnişi (2014)
Her biri, Tosun’un kamerasının ardındaki vicdanı ve toplumun sesi olma çabasını yansıttı. O, sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda bir “tanık”tı doğayı, kenti ve insanı koruma mücadelesinin tanığı.
Gazeteci ve aktivist
Hakan Tosun, “bağımsız gazetecilik” kavramının Türkiye’deki en samimi temsilcilerindendi. Onun için habercilik yalnızca bilgi aktarmak değil, halkın sesini kayıt altına almak, gerçeği savunmaktı. Özellikle çevre tahribatı, maden sahaları, kent rantı ve işçi hakları üzerine yaptığı araştırmalar, onu ekoloji mücadelesiyle bütünleştirdi. Kurucusu olduğu küçük yapım ofisinde, “Doğa ve Kent Aktivizm Documentary” adı altında, bu konuları merkezine alan projelere imza attı. Çalışmaları, !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali gibi platformlarda da gösterildi. Onun kamerası hep sıradan insanın yanındaydı işçinin, köylünün, öğrencinin ve doğanın.
Toplumsal etki ve farkındalık
Tosun’un çektiği belgeseller ve videolar, Türkiye’de çevre bilincinin yükselmesine katkı sağladı. 2021 yılında çeşitli medya platformları tarafından hazırlanan “Yılın Araştırmacı Habercileri” seçkisinde çevre tahribatı üzerine yaptığı video haberler öne çıkarıldı. Sessiz kalınan konuları görünür kılmak, onun gazetecilik anlayışının temeliydi. Kendisiyle yapılan röportajlarda, “Olayları ideolojiden uzak, halkın gözünden anlatmaya çalışıyorum” diyerek tarafsızlıkla vicdanı dengelemeye çalışan bir duruş sergilemişti.
Saldırı ve ölüm
10 Ekim 2025 gecesi, İstanbul Esenyurt’ta yürürken kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğradı. Baygın halde bulunan Tosun, üzerinde kimliği olmadığı için hastaneye isimsiz olarak kaldırıldı. Ailesi, ondan 27 saat boyunca haber alamadı. Geçirdiği beyin travması sonucu yoğun bakıma alınan gazeteci, 13 Ekim 2025 akşamında yaşamını yitirdi. Ölümü, yalnızca basın dünyasında değil; çevre hareketleri, sivil toplum kuruluşları ve gazetecilik örgütleri tarafından da büyük üzüntüyle karşılandı. Birçok meslektaşı ve dostu, “Hakan Tosun’un ölümüne değil, gerçeğe ışık tutan hayatına sahip çıkmalıyız” mesajını paylaştı.
Mirası
Hakan Tosun, kamerasını bir silah gibi değil, bir vicdan gibi kullandı. Onun çektiği her kare, halkın sesi, doğanın çığlığı ve adalet arayışının yankısıydı. Yaşamı boyunca bağımsız medyanın gücüne inandı ve gerçeğin belgelenmesi için mücadele etti. Ardında bıraktığı belgeseller, Türkiye’nin toplumsal hafızasında silinmez bir iz olarak yaşamaya devam ediyor.