Sibel Kekilli, 16 Haziran 1980'de Almanya'nın Heilbronn şehrinde dünyaya geldi. Almanya'nın Heilbronn şehrinde doğan Sibel'in ailesi, Türkiye'den Almanya'ya göç etmiş Türk kökenli bir aileydi. Ailesinin 1977 yılında Almanya'ya göç etmesiyle birlikte Sibel, iki kültür arasında büyüdü.
Çocukluk yıllarında ailesi ile birlikte Almanya'nın kuzeyinde küçük bir kasabada yaşayan Sibel, genç yaşlarda tiyatro ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Okul yıllarında tiyatro kulüplerinde aktif olarak yer aldı ve bu deneyimler onun oyunculuk tutkusunu pekiştirdi.
Sibel, 16 yaşında lise eğitimini tamamladıktan sonra, yerel bir hükümet ofisinde çıraklık eğitimi almaya başladı. Ancak kısa süre sonra iş hayatına atılarak bir atık tesisinde çalışmaya başladı. Bu dönemde farklı işlerde çalışarak hayat deneyimi kazandı ve kendini keşfetme fırsatı buldu.
2002 yılında Essen'e taşındıktan sonra, Sibel Kekilli'nin hayatı ve kariyeri değişmeye başladı. O dönemde, ünlü yönetmen Fatih Akın'ın dikkatini çeken Sibel, "Duvara Karşı" filminin başrolü için seçmelere katıldı ve binlerce aday arasından seçilerek büyük bir sıçrama yapmış oldu. Film, sadece Almanya'da değil uluslararası alanda da büyük beğeni topladı ve birçok ödül kazandı.
Ancak başarının getirdiği ünle birlikte, Sibel Kekilli'nin özel hayatı da medyanın ilgi odağı haline geldi. Film kariyerinin zirvesindeyken, daha önceki bir dönemde pornografik filmlerde oynadığı ortaya çıktı. Bu haber büyük bir skandala neden oldu ve Sibel, basının hedefi haline geldi. Ancak cesur bir şekilde bu süreci atlatmayı başardı ve kariyerine odaklanmayı sürdürdü.
Sibel Kekilli, sadece oyunculuğuyla değil, sosyal aktivizm çalışmalarıyla da tanınıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda aktif bir rol oynamış ve birçok kadın hakları örgütüyle işbirliği yaptı.
2011 yılında, dünya çapında üne kavuştuğu "Game of Thrones" dizisinde Shae karakterini canlandırdı. Bu rol, onun uluslararası alanda tanınmasını sağladı ve kariyerine yeni bir ivme kazandırdı.
Bugün, Sibel Kekilli hala aktif bir oyuncu olarak çalışmalarını sürdürüyor. Hem sanat dünyasındaki başarıları hem de toplumsal etkisiyle önemli bir figür olarak kabul ediliyor.
